Karate-do, nihai amacı olarak kazanmayı değil çalışma ve eğitim sonucu tecrübe birikimine sahip olarak karakter mükemmeliyetine erişmeyi hedef alan bir martial sanattır.
Aynı zamanda güç ve sistematik çalışma sayesinde her biri etkili ve güçlü silah haline gelen vücudun her bölümünün tümünü kullanmak suretiyle yapılan bir nefis müdafaası şeklidir. Karate tüm vücut hareketlerinin bir muvazeneye erişmesi (dengelenmesi) ve bu yolla vücut hareketlerinin bir bütün halinde olgunluk meydana getirmesini amaçlar.
Karate vücudun her bölümünün birlikte kullanımını sağlar ve bacaklar, kalça, amudi fukarı, omuz ve kollar mekanik olarakkoordine bir sistemle birbirlerine etki-tepki yapar hal gelerek vücudun değişik noktalarında meydana getirilen gücün tek bir yere kanalize edilmesi suretiyle müthiş bir kuvvet ortaya çıkmasına yol açar.
Bu tip kordinasyon temel haraketlerin (Kihon) sürekli çalışması ile elde edilebilir. Bu temel haraketler zaten değişik ve karmaşık yapıları itibarıyle kendi başlarına komple bir sanat formu sayılabilirler. Teml tekniklerde ustalaşma Karate-Do’nun diğer iki yönü olan resmi egzersizler (Kata) ve tatbikata (Kumite) geçmek için iyi bir zemin oluşturur.
Karate-do dünyada önemli bir popularite kazanmıştır ve gerçek karate için çok iyi olmuştur ancak bazı gruplar karatenin esas amacı olan ahlaki ve ruhsal bakışlara sahip olma yolundan uzaklaşmışlardır. Bu tutum, hiç gelişmeyecek olan serbest dövüşe gereğinden fazla önem verilmesi sonucunu doğurur. Gerçek Karate-Do vücut ve ruhu eğiterek hasma saygı duymayı gerektirir ki bu da yürekten ve tüm enerji ile aynı zaman da sa tevazu ile çalışarak elde edilir.
SANAT OLARAK KARATE
Azami verim ve sanatsal güzellik yaratabilmek için vücudun yapması gerekli olanlar yönünden Karate bale ile mukayese edilebilir. İnsanın nefsine hakimiyeti, disiplini, yaratıcı zekası ve ilhamı ile birlikte hayal ve kalp kırıklığının Karate’yi meydana getirmesi onu kapsamlı bir estetik biçime dönüştürür. Pratikte Karate tüm insanî duyular ve çabaların yelpazesinin bütünüdür.
KARATE SADECE DÖVÜŞÇÜ EĞİTMEK DEĞİLDİR
Karate bir dövüş biçimidir ancak katılanlara şiddete karşı olma duygusu aşılar. Bir yanlış anlama ya da eksik öğreti sonucu sadece bir dövüş tekniği olarak çalışıldığı zaman Karate olmaktan çıkar. Dövüşmeyi öğrenmek için Karate’ye ihtiyaç yoktur. Sokak dövüşü teknikleri bu iş için yeterlidir. Bir Karateka dövüş becerisine mükemmelen sahip olduğu halde gördüğü eğitim ona şiddetten ve dertten kaçınmasını öğretmiştir. İşte Karate budur.
Sabır, Karate-Do öğrencisinin geliştireceği bir niteliktir. Birçok spordakinin aksine Karate’de gelişme çok yavaş olduğundan düş kırıklıkları bu işi bırakma isteğine yol açabilir. Ancak sebat eden ve çalışan gelişmesi ne kadar yavaş olursa olsun sonunda gelişme gösterecektir. İşte bu da Karate’dir.
İlk günden itibaren öğrenci Dojo’ya girerken tüm diğer sporlarda öğrendiklerini unutup boş bir zihinle işe başlamalıdır. Ancak bu yolla Karate’nin özü ve vereceği mesaj kavranabilir. Bir öğrencinin hiçbir zaman uutmaması gerekli iki unsur sadelik ve saygıdır. Dojo’da kimse kendisini bir başkasından üstün görmemelidir zira Karate’nin esas yöneldiği, insanın kendi kendine karşı olması fikridir.
Kaynak: Kanazawa, H., Dynamic Power of Karate, Dragon Books, 2. Baskı, California, ABD, 1986.